Kayıtlar

2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Yves Rocher Yeniyıl Koleksiyonu - Baharatlı Vanilyalı Peeling Duş Jeli

Resim
Herkese mutlu pazarlar :) Dünkü sınavdan çıkınca kendimi direk avmye atmıştım ve bu müthiş harikulade duş jelini kendime yeni yıl hediyesi olarak almıştım ihtiyacım yoktu ama kokusuna dayanamadım.. nasıl güzel kekimsi kurabiyemsi kayısılı kekstra gibi bir şey. ..insan reçel niyetine yememek için kendini zor tutuyor.😙  Yeniyıla özel üretimi ile sınırlı sayıda olan bu peelingli duş jelinin bir de portakal tarçın kokulusu vardı ama ben seni seçtim pikachuu 😍 250 ml baya gider bize, içerisinde paraben yok - ki benim en hassas olduğum noktadır paraben - ve % 100 hindistan cevizi tozu, Peygamber çiçeği suyu, vanilya esansı ve kayısı çekirdeği bulunuyor. Ayrıca şirin ambalajı tekrar tekrar kullanabiliriz. Fiyatı da 15.90! Sana puanım 100!💯 Gelelim ısırgan otlu yağlı saçlar için olan şampuana. Bunu dün almadım ama annem kullanmış ben nasıl görmediysem 🙈 Genel olarak hakkındaki yorumlara baktım ve " kullanılmasa da olur " sonucuna vardım. Annem saçlarını keçe gibi yaptığın

Batiste Original Dry Shampoo & HuncaCare Wet Shampoo

Resim
Güneşsiz bir günden merhaba herkese. Bu haftaki #carsambanotlari mda size hem kuru hem de ıslak şampuan önerilerimi paylaşacağım. Önce #batiste den başlayalım. Uzun zamandır düşündüğüm ama kafamda hep acabalarla dolu olan bir üründü bu. Kullanan blogger arkadaşlarımın tavsiyeleri ile almaya karar vermiştim ki malesef #gratisindirimi nde bulamayıp #watsons dan aldım. Diğer kuru şampuanlara göre biraz pahalı evet. Ama gerçekten fiyatının ve adının hakkını veriyor. İlk zamanlar ne kadar temizleyebilir ki diye düşüşndüm. Dur bakalım bir gün yıkama, göstersin marifetini dedim veee ne kadar temizleyebildiğini gördüm.:D Kardeşim bile sonucu görünce "ööhhh hadi canım" tepkisini verdi :D Benim saçlarım ince telli olduğu için 2.günde yağlanmaya başlıyor -ellerimle de çok oynuyorum zaten- ve illa ki her gün duş alıp dışarı çıkan bir insanım. Bazen yarım saat hatta 15 dakika içinde bile dışarı çıkmamız gerekebiliyor ve artık kış mevsiminde olduğumuz için hem zaman hem de sağlık açı

Urban Care Collagen Içerikli Sıvı Saç Kremi

Resim
Ayy yetiştim yetiştim gün bitmeden #carsambanotlari ma :) işte haftalardır paylaşamadığım saç bakım ürünü Urban Care serisinin kuru ve mat saçlar için durulanmayan sıvı saç kremi karşınızda :) Her ne kadar saçlarım kendiliğinden canlı ve parlak olsa da, kokusundan dolayı mavi olanını tercih ettim.  Nasıllllll güzel nasıllllll mükemmel biliyor musunuz :))) Duştan sonra ıslak saçlarıma iyice calkalayarak püskürtüyorum ve inanılmaz hızlı ve kolay bir şekilde saçlarım taranıyor. Kokusu ise ertesi gün bile saçlarımda. Hem de saç uçlarının çatallaşarak kırılmasını engelliyor ve kuru olarak da kullanabiliyoruz. Saçlarım yeni boyattığım zaman çok zor taranıyordu ve saç açıcı bir ürün arıyordum. Watsons da karşıma bu çıktı ve iyiki almışım diyorum şuan :) Tek bir eksisi,kapağı çok inatçı açıldı mı kapanmıyor bir türlü :((( Ama tabiki böyle bir ürün arayışı içinde olanlara tek önerim bu sıvı krem olacak #urbancare :)

L'oréal Paris Cleanpod Perfect Clean

Resim
 Bugün dünyaya tüm Türkiye'den elektrikli süpürge sesleri yükselirken :D ben de haftalar önce aldığım ama anca kullanıp memnuniyet derecemi ölçmeye fırsat bulabildiğim bu ürünü tanıtmak istiyorum. Karma bir cilt yapısına sahip olduğum için haftada 2 kez peeling yapma gereği duyuyorum. Daha önce Nivea'nın ürününü kullanmıştım ama @gratistr de gördüğüm ve fiyatı 13 tl civarlarında olan L'oréal Paris'in yeni çıkarmış olduğu peelingine hem tasarımı hem de cleanpod uyla elimin hemen gitmesine sebep oldu. Her kullandığımda cildimde bıraktığı fresh ve yumuşak his ve şeftali kokusu kendisini çok sevmeme yardım etti ayrıca.  Nasıl kullanıldığında gelirsek, cleanpod  gördüğünüz delikli kısımda takıp çıkarılabiliyor. Cleanpodun üzerine bir miktar peelingi döküyoruz ve nemli cildimize masaj yaparak uyguluyoruz. Ama dikkat ediyoruz ki şeftali sanıp yemeye falan çalışmayalım kendimizi kaybedip :D  Içeriğine defalarca baktım, paraben veya diğer ağır bileşimler içermiyor. Güzel o

Sabır Boncuğu

Resim
Ne yapıyorsun diyen arkadaşıma namaz kıldığımı söylemiştim uzun zaman önce. " Gerçekten namaz mı kılıyorsun sen, inanmıyorum.. " cümlesini aldım karşılığında. Ve anında çekmekte olduğum tesbihin parmak ucumdaki taşı ortadan ikiye ayrıldı. Ipe hiçbir şey olmadı fakat. Daha sonra tesbihimin püskülleri döküldü.Ben de kesmek istedim. Altın rengi püsküllere kıyamadım ama kesmek zorundaydım. Keserken ip de kesildi ve bütün boncuklar yere saçıldı. Kimileri kayboldu ama ben o boncukların hepsini bulana kadar ipe tekrar dizmedim, bekledim bulmayı. Aralarına her harikulade başka boncuklar da doldurabilirdim ama yapmadım. Yatağımın altından ordan burdan bulduğum boncuklar tamamlanınca tesbihimi tekrar yapmak istedim. Sadece bir boncuk eksikti. Elimde çatlayan boncuk. Onun yerine başkasını buldum. O da sabrımın boncuğu oldu. Ne zaman elime o boncuk değse bu olayı hatırlıyorum. Bir de bu tesbihin aynısından ona verdiğimi.. Namaz kılmama tesbih çekmeme başlamaya vesile olan kişiyi.. Rab

Bursa Evleri

Resim
   Herkese iyi pazarlar efendiiiiim :) Bugün kitaplığımı düzenlerken babamın pek kıymetli Bursa dergilerinin kitaplığın alt raflarında olduğunu fark ettim ve ilgimi en çok çeken dergiye yöneldim. Dergi; kocaman bir "Eski Bursa'ya Son Yolculuk" başlığıyla ve "eksi" sıfatının baya baya hakkını veren fotoğrafların kolajıyla gerçekten ilgi çekiciydi. Sayfaları karıştırırken "Bursa Evi" konusuna takıldım kaldım ve Bursalı olan-olmayan, Bursa evlerinin özelliklerini bilen-bilmeyen tüm arkadaşlarımla bu renkli bilgiyi paylaşmalıyım dedim.    Bursa evleri genellikle tek ailelik evlerdir. Dörtgen parseller üzerine kuruludur ve daima ağaçlı ve çeşmeli bir bahçeye sahiptir. Ev genel olarak iki ana yapıdan oluşur. Yalnızca zemin kattaki banyo ve tuvaletler birinci, ve bazen ikinci kattaki gerçek konut.    Mutfak her zaman ayrı olup, servis odaları içinde, hela, kiler ve hizmetçi odasıyla birlikte bahçeye bakar. Evin yaşam ve faaliyet merkezi sofadır. Sofa:

L'orèal Micellar Üç Etkili Kusursuz Makyaj Temizleme Suyu

Resim
Finaliydi, okuluydu, gezmeğiydi derken sonunda #carsambanotlari ma bir yenisini daha ekliyorum. Benim gibi eve gelince makyajını çıkarmayı ilk iş olarak belleyenlere küçücük ama dev gibi bir önerim var :) L'orèal'in üç etkili kusursuz makyaj temizleme suyu gerçekten adının hakkını veriyor. Ürün seçerken alttaki etiketleri dahil olmak üzere içindekiler kısmını kurcalarım. Alkol, parfüm ve paraben içermemesi hiç düşünmeden almama sebep oldu. En küçük bir siyahlık bırakmıyor ve ve veee hiçbir şekilde göz yakmıyor. Yüzde ne varsa silip süpürüyor anında. Şiddetle tavsiye ederim. :)) Alkolsüz ürün bulacağım diye bana tavsiye ettikleri her şeyi geri çevirip Gratis ve Watson's'daki bayanları bıktırsam da sonunda aradığımı buldum. Gratis' ten 11.90'a bulabilirsiniz kızlar fiyatı da diğer ürünlere göre çok çok uygun :) Gözlerimiz bizim en değerli organlarımızdan biridir. Göz makyajı temizleme ürünü seçerken paraben bulunmayanlara yönelmeliyiz çünkü paraben dediğimi

Pure Beauty CC Cream & Diadermine Yüz Yıkama Jeli

Resim
Geçen haftaki çarşamba notlarımda post paylaşamadım ama bu hafta iki bombayla geldim kızlar :)  Watson's'daki fiyatı 26 TL civarında olan Pure Beauty CC Cream şuan 18 Tl civarında. Kullanmadığım kuponumdan 5 TLlik indirimle de yarı fiyatına kaptım resmen:) Kullandığımdan beri fondotenimi fıydırıp attım diyebilirim yüzüme doğal bir parlaklık veriyor ve daha iyi gözüktüğüm yorumlarını aldım bile :) Diadermine ile Neutrogena yüz yıkama jelleri arasında çok kalmıştım ama kokusundan ötürü bunu seçtim ve bu da kuponla birlikte 10.50 TL den 5.50 TL ye geldi. Pure Beauty CC Cream; cilt tonunu eşitleyici bir ürün. Kapatıcılığı pek yok sivilce sorunu yaşayanlar için ideal olmayabilir ama sıcak yaz günlerinde fondoten ve pudrayla eriyip gitmektense bunu tercih etmelisiniz. Yağlı cilde sahip olanların kullanmasını tavsiye etmem çünkü içerisinde minik minik simler bulunuyor yağlı ciltlerde çok parlama yapabilir. Fakat simler yüze sürünce belli olmuyor. Aksine daha canlı daha sağlıklı bi

Sisal İpliği

Resim
Nisan ayının ortalarına doğru ağır ağır ilerlerken bir türlü gelmek bilmeyen bahar sabahlarından birine günaydın. Insan böyle havalarda uyanmak bile istemiyor. Bu haftaki #carsambanotlari mda yine bir yüz bakım önerimle geldim size. Birkaç kez denediğim ve hala devam ettiğim bir yöntemden bahsedeceğim. Sisal ipliğinden üretilen bu yüz kesesi ve peelingim müthiş işler çıkarıyor. :) 2 günde 1 uyguladığım bu işlem şu şekilde; nemli yüzüme yuvarlak hareketlerle orta sertlikte, yüzüm pembeleşinceye kadar uyguluyorum. Ardından yüzümü yıkayıp peelingimi yapıyorum. Bu işlem burada bitmiyor havlu kullanırken de bir önerim olacak. Yüzünüzü tamamen havuyla kurulamayın sadece ıslaklığını alın birazcık nemli kalsın. Peelingten sonra cildin nemli kalması önemli çünkü gözeneklerimiz açılıyor ve nem ihtiyacı doğuyor. Cildinizin yumuşacık olduğunu göreceksiniz. :) Peki nedir bu sisal ipliği?  Brezilya, Afrike ve Endonezya'da yetişen bu bitki hiçbir boya ve katkı maddesi olmadan kaynatıp gün

#carsambanotlari

Resim
Günaydın herkese 🌞🙆 Ben yine bir kahve faslı yine bir deneyim postu oluşturmacalar falan. Artık, çarşamba günleri #carsambanotlari hashtagi ile paylaşımlar yapacağım. Bu da ilk post olsun🙈 Ilk olarak size kullandığım fondotenden başlayayım. 2 sene öncesine kadar fondoten kullanan biri değildim ilk olarak Maybelline Affinitone Vanilla Rose'u kullandım. Kapatıcı özelliği çok iyiydi fakat yüzüme ağırlık yapmaya ve yağlandırmaya başlamıştı. Mat fondotenlerde fondoten + pudra bulunduğundan karma cilt tipine sahip olan bana yaramadı yani. Fakat Nyc Natural Matte 12HR kapatıcılığı da çok iyi ,yüze ağırlık da yapmıyor ve yağlardırmıyor. Fiyat olarak da gayet uygun. Kesinlikle öneririm saatler geçse de yüzünüz yumuşacık kalıyor ve yağlanmıyor.  Gratisten 8.90 a almıştım. Ikinci olarak Flormar Eyebrow Pencil kaşlarıma şekil vermek ve belirginleştirmek için kullandığım yegane ürün oldu çıktı başıma. Makyaj yapmasam bile yüzüme renk vermesi açısından en çok tercih ettiğim makyaj malze

Saklama Kutusu Yapımı

Resim
. Herkese merhabalar. :)) Bu tatlı mı tatlı saklama kutusunu yaparken inanılmaz eğlendim. Nasıl mı yaptım? Fotoğraflar yeterince açıklayıcı olsa da ben anlatmak istiyorum. Kuzenimin düğününde giydiğim abiye elbisede 2 kat fazla tül dikilmişti. Ben de onları söktüm ve huyumdur, ilerde bir şeye değerlendiririm dedim. O gün bugünmüş demek ki. :) Elimde boş bir rulokat kutusu ve bir defter kabı vardı. Aslında kabın arkası desenli. Kırtasiyeden alacağınız naylon kabın arkasını son derece sevimli bir şekilde kullanabilirsiniz şekilde olduğu gibi. Önce kabı,kutunun ölçülerine getirdim ve bantladım. Daha sonra tülün bir kısmını kare kesip kapağı tam ortasına yerleştirdim ve şekildeki gibi lastik tokayla bağlayıp bu forma getirdim. Ardından fazla tülü burarak çiçek formatındayken 2 kere lastik tokayla sağlamlaştırdım. Uzunlamasına kestiğim tülü lastik tokalarla bağladım ve kutuyu çevreledikten sonra uçlarını kestim. Öyle bir şekilde dizmeliyiz ki lastik tokaları; açıkta tül kalma

Gliss Hair Repair

Resim
Güpgüzel güneşli bir güne günaydın canlar 🙆 Ben sabah kahvemi içerken sizlere bir deneyimimi paylaşacağım. Bu ürünü bana yakın bir arkadaşım kendi saçlarına iyi gelmediği için hediye etti.  Ben saçlarıma pek bakım yapma ihtiyacı duymuyordum şimdiye kadar. Saçlarım kendiliğinden dümdüz olsa da, ısıl işlem görmesine rağmen, çok güçlüler ve kırık olayı bende pek yaşanmıyor. Hangi bakım ürünlerini kullandığımı soranlara ilk olarak bunu söyleyeceğim sanırım :) Ilk denemede bir şey fark etmedim. Ikinci denemede saç uçlarımın yumuşamaya başladığını söyleyebilirim. Saç uçlarının tülerikliğini alıyor ve gerçekten yumuşacık yapıyor. Islak saçınızı taramadan önce 3-4 defa bu köpüğü saç boyundan uçlarına doğru iyice yediriyorsunuz. Saç boyundan yalnız, saç diplerinden değil :) Bir konuda dipnot geçeyim bu tarz ürünler keratin, silikon, gliserin içermesinin yanı sıra alkol de içeriyor ve bunda da "alcohol denat" bulunuyor. Alcohol denat, etil alkolun farklı kimyasallarla bozulmuş

8 Mart

Çiçek açan ağaçların görüntüsü pek muhteşemdir. Süslü püslü görüntüleriyle göze hitap eden, kokularıyla atmosferi değiştiren, can suyunu verdikten sonra her bir damlasını hücrelerine iletip yaşayan ve bakıldıkça sevildikçe daha da güzelleşen en güzel canlılardır çiçekler; kadınlardan sonra. Kadındır bir ağacı güzelleştiren, kuru dallara hayat veren, ağacı ağaç yapan. Çiçeksiz bir ağaç yaşar elbette. Lâkin çiçekle bir başka yaşar. Her ağacın kendine göre çiçeği vardır. Ağaç köklerinden çiçeğini oluşturacak suyu ne kadar çekerse toprağından, o kadar cömert davranır çiçek. Çektiği kadar, aldığı kadar güzelleştirir kendisini de aynı zamanda. Karşıdan pek hoş görünür bu görüntü. Kimse bilmez ama çiçeğin, ağacını güzelleştirmek için, o tomurcuklarının açabilmesi için kupkuru dallarından geçerken yaşadığı acıyı ve onca zahmeti. Kendisini sarıp sarmalayan, adeta bir yaşam ünitesi olan ağacını karşıdan bakanların görüp de imreneceği o dallardan, kötü ve yavan görüntüye sahip olan o dallardan k

Terk Eden

Sonra sen gittin. Bekledim hep yazın kışı, kışın yazı beklediği gibi senin gelmeni. Günlerle akraba oldum artık. Yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmedi. Ben yemedim onlar yemedi, onlar içmedi ben içmedim. Ardından dedim gündüzlere "O gelmeden bana güneş doğmayacak. Alındı gitti bana bunu duyan güneş. "Ben varım." dedi gece. "Ben seni yalnız bırakmam." Neyim var neyim yok gece olmuştu yavaş yavaş. Can ciğer olmuştuk yıldızlarla. Gökyüzü o kadar çok sevdi ki beni, üşümeyeyim diye üzerimi örtüyordu benim, parlak sarı ay'ıyla. Bir gün aylar ziyaret etti beni. "Bak." Dediler. "Biz geldik artık." "Gelin." Dedim. "Size anlatacaklarım var." Haftalar çaldı kapımı sonra. "Ama çok kalabalığız biz, sığmayız senin sabır haznene." Günler uyardı beni."Yorar seni bu haftalar " "Ya sığarsa?" diye düşündüm önce. Ekledim: "Olsun, sabrettiğimiz yere kadar." Artık aklım çalıyordu kalbimin kapısın

"Bi ' Beş Dakika Daha " Uykusu

Resim
Bi beş dakika daha seveyim seni. Dur,uyandırma lütfen. En tatlı yerindeyim uykumun. Geliyorsun bana yavaş yavaş. Gülüyor gözlerin,dudaklarının ucu kıvrılıyor. Kim pembe simli şeritleri uçuruyor arkandan? Kim dikti bu erguvan ağaçlarını? İçim eriyor seni izlerken. Her bir noktamdan kelebekler tutuyor,ayaklarımı hissetmiyorum yerde. Kokunu alıyorum, aldıkça kanıma karışıyor. Kan olmaktan çıkıyor hayatî sıvım. Sen mi olmuşum ben böyle? Nasıl da güzel geliyorsun, nasıl da iyi geliyorsun. Gelişin olsun da gidişin olmasın inşallah! Hak ettin bunu çoktan. Sen yaklaştıkça hareketleniyor daha da İçime sığmayan dışıma taşan, dışımda kalamayıp içimde utanan seni bana getiren kelebekler. Indirin beni aşağıya. Almam gereken bir koku var. Sarılmam gereken bir adam.. Garip bir şekilde tanıyorum seni. Kimsenin saçlarınla oynamasına izin vermezsin, benim dışımda. Kıyamam ki dokunmaya, korkarım bozulacak diye. Uğraşmışsın benim için. Takım elbise de pek yakışmış,ne kurnazsın sen.. Za

Aşk Sana Benzer

Bugün sizlere gittiğim sinema filminin bende bıraktığı etkileri anlatmak istiyorum. Filmimizin adı Aşk Sana Benzer. Başrollerde Fahriye Evcen ve Burak Özçivit var bildiğiniz gibi. Ikisi de ayrı ayrı sevdiğim oyunculardır. Lakin bu filmde hayal kırıklığı yaşadım. Filmin konusu çok azdı. Gereksiz yere uzatılan sahneler gördüm. Hatta filmin son 10 dakikasına kadar gerçekten sıkıldığımı söyleyebilirim. Rutin iki âşığın tanışma sahneleri, birlikte geçirdikleri günler falan fişman. Ee ne olacaktı aşk filmi sonuçta. Ama insan aşk filmi izlerken bile filme kendini kaptırmalı ve aah aah demeli. Ben sadece oof oof dediğimi hatırlıyorum. Filmi izleyenler bilir, gerçi daha yeni girdi vizyona ama, belki benim gibi aylardır bu filmi bekleyenler benden önce bile gitmiş olabilirler. Esas kız yeni bir kasabaya geliyor,esas oğlanla rutin tesadüf üzerine tanışıyorlar. Bla bla bla. Kız yani Deniz kendisine yeni bir kalacak yer bulmak zorunda kalınca esas oğlan yani Ali yıllardır gitmek istemed

İŞKENCE

Küçükken dilimizin dönmediği, yanlış telaffuza maruz kalan kelimeleri olmuştur elbet herkesin. Yeşil mercimek yemeği hâlâ severek yediğim bir yemektir. Vakti zamanında anneciğim benimle şakalaşmak için sofrada "Vermicem sana mercimek." demiş.  Ağlamışım "Mermicek vermicek" diye. Düşünebiliyor musunuz çoğu anne çocuğuna bu tarz yemekleri zorla yedirirken ben resmen yiyemeyeceğimi sanıp ağlamışım. Işte bu da ne kadar iştahlı olduğumun bir göstergesi olsun hepinize. Dilimin dönmediği kelimelerden biri de İşkembe  dir. O zamanki maymun iştahımla nasıl severek yiyorum İşkembe çorbasını bir bilseniz. Hele o limonlu sarımsaklı terbiyesi yok mu... Tabak tabak getirin önüme. Ah bir de adını söyleyebilsem. "Anneee nooğluuur işkence yap banaa,işkence istiyorum beeeğğn!"  İşkence mi istiyorum ben? Mazoşist miyim?   Ya sabıır,güler misin ağlar mısın alakaya maydonoz kelimelere. Çocukluk işte,onu bırakın da, İşkembe ne ya?!  Allahım ben nasıl yedim o İşkem

GİRİŞ

Merhabalaar. Buraya ilk adımımı atıyoruuum. Atıyoruuuum. Aaat-tım. Hadi önce bana sonra size hayırlı olsun. Öncelikle neden böyle bir blog adı oluşturdum onu açıklamak istiyorum.  Efenim, hepinizin bildiği üzere gökkuşağı bütün renkleri bünyesinde barındırır. Bütün bu renkler de tek bir renkten oluşur. BEYAZ. Beyaz saflıktır, sağlıktır. Doğduğumuzda beyaz örtülere sarınırız. Hayata yeniden başlamak isteriz, beyaz sayfa açarız. Evlilik hayali kurarız, beyaz gelinlik zaten olmazsa olmazımız. Beyaz eşyaları da unutmamak lazım tabii :) Hayatımızda o kadar çok beyaz var ki. Beyaz hayatın ta kendisi. Öldüğümüzde bile beyaz kefene sahip olacağız.  Ben de bu blogu açarken sizler gibi adı ne olsa diye çok düşündüm.  Genelde insanlar takısız isim tamlamalarından gidiyorlar bu yolda. Bu yolun sonu da genellikle renklerle oluşturulan sıfat tamlamalarına çıkıyor. O yoldan gidecektim ben de. Madem bir renkten -en sevdiğimiz renk olacak büyük ihtimal- oluşturaca