8 Mart

Çiçek açan ağaçların görüntüsü pek muhteşemdir. Süslü püslü görüntüleriyle göze hitap eden, kokularıyla atmosferi değiştiren, can suyunu verdikten sonra her bir damlasını hücrelerine iletip yaşayan ve bakıldıkça sevildikçe daha da güzelleşen en güzel canlılardır çiçekler; kadınlardan sonra. Kadındır bir ağacı güzelleştiren, kuru dallara hayat veren, ağacı ağaç yapan. Çiçeksiz bir ağaç yaşar elbette. Lâkin çiçekle bir başka yaşar.
Her ağacın kendine göre çiçeği vardır. Ağaç köklerinden çiçeğini oluşturacak suyu ne kadar çekerse toprağından, o kadar cömert davranır çiçek. Çektiği kadar, aldığı kadar güzelleştirir kendisini de aynı zamanda. Karşıdan pek hoş görünür bu görüntü. Kimse bilmez ama çiçeğin, ağacını güzelleştirmek için, o tomurcuklarının açabilmesi için kupkuru dallarından geçerken yaşadığı acıyı ve onca zahmeti. Kendisini sarıp sarmalayan, adeta bir yaşam ünitesi olan ağacını karşıdan bakanların görüp de imreneceği o dallardan, kötü ve yavan görüntüye sahip olan o dallardan kendisini var edebilmek ve varlık sebebini ortaya çıkarabilmek için onca süre bekler. En güzel zamanında belirtir kendisini dışarıya. Görenler yalnızca "Ne güzel bir ağaç!" der, "Çiçekleri çok güzel bunun!" der. Hiç kimse düşünmez çiçeği çiçek ağacı da ağaç yapan maceranın gidişatını... Haftalarca, aylarca bekleyen çabalayan, dışarı çıkmak için canını acıtan, yine de güzelliğinden bir ödün vermeyen çiçeklerin hissiyatını, söylemek istediklerini... Kışın her türlü kötü hava şartına dayanıklı olan ağaçların, güzelliğini herkese gösterip kendine yettiğince renkli ve hayat dolu kalmalarına doyduktan sonra çiçeklerini dökmelerine ne demeli... Peki ya en küçük bir soğukta çiçeklerini tamamlayan yapraklarını sararıp toprağa karışacak duygularıyla, varlıklarının son raddeleriyle sonsuz döngüye bırakılmalarına?... Ne oldu onca zaman içinde beklettiğin çiçekler ey ağaç?  Ne oldu onca zorluğa rağmen ortaya çıktıktan sonra kırılıp giden, yok olan hoş kokulu muazzam görünen sen çiçek?  Çiçek mi sıkıldı ağaçtan, ağaç mı yoruldu çiçeği taşımaktan? Yoksa onca mücadeleden sonra çiçek mi anladı ağacın kendisini elbet bir gün bırakıp dökeceğini?
Bunca zamandır kadınlar çiçek gibidir derken bu mu kastedilmek istemişti yoksa? Her ağacın kendisini elbet bir gün terk edeceği, yine de açmaktan vazgeçmemeleri mi nakşedilmişti hafızalarımıza? Kadınlar çiçek gibidir, evet. Çalışır, çabalar, canı acır, yine de sevdiği istediği ağaçta çiçek olmaya uğraşır. Bazen o ağaçta ilelebet kalacağını zanneder. Gerisini hiç düşünmez. Düşünse zaten açmaya niyetlenmez. Çiçekler narindir, bakım ister. Sevgi ilgi şefkat ister. Kadınlar çiçek gibidir derken, kadınlarımızın yalnızca güzelliklerinin çiçeklere benzetilmesini umuyorum. Sonlarının değil. .. Çiçeklerimizin, kadınlarımızın günü kutlu olsun.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sisal İpliği

Lyn Skincare Antiaging Ürünleri İncelemesi

Aşk Sana Benzer