"Bi ' Beş Dakika Daha " Uykusu
Bi beş dakika daha seveyim seni.
Dur,uyandırma lütfen. En tatlı yerindeyim uykumun.
Geliyorsun bana yavaş yavaş.
Gülüyor gözlerin,dudaklarının ucu kıvrılıyor.
Kim pembe simli şeritleri uçuruyor arkandan?
Kim dikti bu erguvan ağaçlarını?
İçim eriyor seni izlerken. Her bir noktamdan kelebekler tutuyor,ayaklarımı hissetmiyorum yerde.
Kokunu alıyorum, aldıkça kanıma karışıyor. Kan olmaktan çıkıyor hayatî sıvım. Sen mi olmuşum ben böyle?
Nasıl da güzel geliyorsun, nasıl da iyi geliyorsun.
Gelişin olsun da gidişin olmasın inşallah! Hak ettin bunu çoktan.
Sen yaklaştıkça hareketleniyor daha da
İçime sığmayan dışıma taşan, dışımda kalamayıp içimde utanan seni bana getiren kelebekler.
Indirin beni aşağıya.
Almam gereken bir koku var. Sarılmam gereken bir adam..
Garip bir şekilde tanıyorum seni.
Kimsenin saçlarınla oynamasına izin vermezsin, benim dışımda. Kıyamam ki dokunmaya, korkarım bozulacak diye. Uğraşmışsın benim için.
Takım elbise de pek yakışmış,ne kurnazsın sen.. Zaafım olduğunu biliyorsun ya.
Anlamaya başlıyorum yavaş yavaş. Zaaf olmaktan çıkıyorsun, gücüm oluyorsun, güçlülüğüm. Zayıflığım kalmıyor artık. Karşımdasın bak burdasın işte.
Hayallerimizin provasını yapalım mı hemen, ne dersin?
Ben başlıyorum müsaadenle.
Her yer yemyeşil. Erguvan ağacının altındayım. En sevdiğin elbisem üzerimde. Uzun sarı saçlarımı toplamadım rüzgârda şarkılar söylesin diye. Deredeki suyun berraklığından başımın tam üzerindeki bulutun senin yüzüne büründüğü yansıyor. Gülüyor bu bulut bana. Ben gülüyorum, o daha da gülüyor. Kokusu da geliyor bu bulutun. Allah Allah iyice meftuna bağladım ben. Her şeyi sen olarak görmeye başlıyorum.
Bir el dokunuyor saçlarıma. Dönüyorum soluma,soluğuma.
Bir bulut. Bu ne masumiyet, bu nasıl bir tebessüm. Bu nasıl bir saflık...
Bir güneş. Bu ne ışıltı, bu ne sıcaklık, bu nasıl bir aydınlık...
Bir ağaç. Bu nasıl büyüklük, bu nasıl bir kol kanat germe...
Bir toprak. Bu nasıl hayat verme...
Bir fırtına. Bu nasıl güçlülük, bu nasıl her şeyi birbirine katma...
Tam dört mevsim duruyor karşımda, bana hayat veren, hayatın ta kendisi duruyor.
Kalkıyorum ayağa, hayatıma, soluğuma...
Ruhlarımız sarılıyor bedenlerimizden önce.
Yaşıyorum aynı anda dört mevsimi. Ürperiyor içim, ısınıyor aynı zamanda.
Kendi canından veriyorsun canıma. Toprak oluyorum ben, sen bulut. Haydi dök içini bana.
Dök ki yeşersin tomurcuklarım.
İyi kötü ne varsa içinde her şeyini bilmek, yaşamak, sana dönüşmek istiyorum.
Sen olmak istiyorum.
Kıpırdanıyor kelebekler. Gitme zamanı geldi diyorlar. Huzursuzum.
Toprak kalıyor tek başına sebeb-i hayat'ı uzaklaştıkça.
Bitiyor daha provasını alamadığım hayalim. Gideceğim arkamı dönüp.
O da ne?
Toprak görüyorum.
E sen kokuyor bu toprak. Almamış mıydı seni kelebekler?
Nedenini bilmediğim bir duygu beni orada kalmam için zorluyor. Bir bulut geliyor toprağın üzerine, bembeyaz, nur gibi gözlerim kamaşıyor. Döküyor içinde ne varsa,bütünleşiyor toprakla. Toprak ışıl ışıl parlıyor kendisine hayat veren bulutun bıraktıklarıyla. Bir güneş geliyor ardından. Toprağın tam üzerinde duruyor. Tüm sıcaklığını bırakıyor cömertçe. Toprak ısınırken ben de ısınıyorum. Öyle bir aydınlık vuruyor ki çevremize; toprağın içindeki her şeyi ayrıntısına kadar görüyorum. İşin tuhafı biliyorum.
Zaman geçiyor ben hâlâ oradayım. Sanki başka gidecek yerim yokmuş gibi kalıyorum,ordan gidemiyorum.
Bir ürperti, bir serinlik. Baya da büyümüş bu fidan. Ne kadar çabuk geçiyor şu zaman.
Hafiften rüzgar dokunuyor salık saçlarıma.
Gittikçe kuvvetleniyor. Fırtına mı yaklaştı yoksa?
Aman Allahım fidanı korumalıyım. Kırılmamalı bu sert fırtınada. Siper oluyorum tüm gücümle. Sanki beni koruyan bir şey de var. Güçleniyor fidan. Güçleniyorum. Nasıl başa çıkacağımızı öğreniyoruz zorluklarla.
Uyumuşum yine, zaman geçmiş. Gözümü açtığımda hârikulade bir erguvan ağacı duruyor karşımda.
"Bu nasıl büyüklük, bu nasıl bir kol kanat germe. .." diye mırıldanıyorum istem dışı. Başka bir cana can katıp mucize oluşmuş adeta.
Yavaş yavaş uzaklaşıyorum sanırım.
Bir kız görüyorum hayal meyal,uzun sarı saçları olan.
Bir ışık yaklaşıyor ona. Gülümsüyorum kendi kendime.
Pembe simli şeritler uçuşmaya başlıyor etrafımda.
Beş dakika istemiştim,
Bir ömür vermişler bana...
Yorumlar
Yorum Gönder